“Modern Toplumun Hastalığı” Stres
“Modern Toplumun Hastalığı” Stres
Endişe, gerilim ve baskı ile ilişkilendirilen bir durum olan stresin; sağlıklı yöntemlerle yönetilmezse vücut ve zihinsel sağlığa olumsuz etki etme ihtimali yüksektir. Yine de stres yalnızca sağlığa zararlı değildir; bir yandan da pozitif etkilerini de gözlemleyebiliriz. Belli bir noktaya kadar hissedilen stres sayesinde motivasyonumuz artabilir.
Teslim etmeniz gereken bir işin son teslim tarihi yaklaştıkça belli bir noktaya kadar artan stres sayesinde daha fazla çaba gösterdiğinizi fark ettiniz mi? Veya acil bir duruma karşı daha hazır olmayı beraberinde getirebilir. Bunun sayesinde de daha hızlı ve etkili tepkiler verebiliriz. Yani aslında stres sadece zararlı değildir.
İnsanın çevresine göre şekillenen ve değişim gösteren stres, hayatın farklı noktalarında da karşımıza çıkmaktadır. İş, aile, okul, sosyal alanlar gibi yaşamın her yanında stresin etkilerini gözlemleyebiliriz. Herkes için farklı stres faktörleri bulunsa da hepimizde strese sebep olabilen ortak faktörler de bulunur. İş yerinde veya okulda yaklaşan bir proje teslim tarihi hepimizde belli bir seviyede stres oluşturabilir.
Yaşanılan bir doğal afet de aynı şekilde hepimizde stres yaratan bir durum olabilir. Hayatımızın farklı noktalarında stres faktörleriyle karşılaştıkça stresin sebebini dışsal faktörlere bağlama eğiliminde de olsak, stresimizin kaynağı dışsal değil, içseldir. Bir bireyin yaşadığı olay sonucu ne kadar stres olacağı kişiden kişiye değişiklik gösteren bir durumdur yani aslında.
Yaşanan olayların, durumların bireyde stres yaratması da öznel bir durumdur. Bir kişi için büyük bir stres kaynağı olan bir durum, başka biri için aynı etkiyi göstermeyebilmektedir. Bu insan olmanın beraberinde getirdiği çok doğal bir durumdur. Yaşanan olayın algılanma biçimi kişinin özellikleri ile değişim göstermektedir. Cinsiyet, sosyo-ekonomik faktörler, aile yaşamı, yaş, kültürel özellikler, kullanılan baş etme yöntemi olaya yaklaşımımızı etkileyen kişiden kişiye değişiklik gösteren özelliklerimizdendir. Yani, aslında olaylara birbirimizden farklı tepkiler vermemiz çok doğaldır.
Kişiden kişiye stres yaratan olay ve/veya stres seviyesi değişiklik gösterse de kişiden kişiye değişmeyen nokta ise stresi komple ortadan kaldırmanın mümkün olmadığıdır. Bu yüzden burada odaklanmamız gereken nokta stresin olumsuz etkilerini hangi yöntemlerle en aza indirebileceğimiz ve stresi nasıl yönetebileceğimizdir.
Zihinsel bir baskı yaratan psikolojik stres ile karşılaştığımızda, uygun ve etkili başa çıkma yöntemleri kullanmalıyızdır. Bu ise stresi en aza indirme amacı güden bir süreç olan stres yönetimine odaklanmayı kapsamaktadır. Stres yönetimi, koşulları kontrol altında tutma, bireysel ve sosyal problemlere çözüm bulma amacı güden bir süreçtir. Bu süreç, stres veya çatışma ile başa çıkma, küçültme, azaltma veya tolere etme becerilerini içermektedir. Bu teknikler kişinin daha mutlu, sağlıklı, üretken ve dengeli bir yaşam sürmesine katkı sağlamaktadır.
Stres ile herkesin farklı başa çıkma yöntemleri vardır. Yoğunlukla görülen ise 2 temel yaklaşım bulunabilir. Biri sorun odaklı yaklaşımdır. Sorun odaklı yaklaşımda stresin altında yatan temel sebepler merkezdedir. Örneğin; iş yerinde stres yaratan zorluklarla karşılaşan bir birey ilk olarak zorluğun sebebine inmelidir, bu sorun neden kişiye zorluk yaratmakta sorusuna cevap bulmalıdır. Sonrasında iş için gereken becerilerini geliştirmelidir. Sıra bundan sonra ise çevresel faktörleri düzenlemeye gelmektedir, iş ortamını daha verimli hale getirmek bu aşamada göz önünde bulundurulmalıdır.
Diğer yaklaşım ise duygu odaklı yaklaşımdır. Bu strateji stresin yarattığı duygu ve düşünceler üzerinde değişiklik yapmayı kapsamaktadır. Kişinin baş edebilmesi için düşünce içeriğini değişmesi gerekmektedir. Örneğin: sorun yaratan olaydan uzak durmak, inkâr etmek veya toplumda belki de en sık karşılaştığımız ise mizahi bir durum haline getirerek sorunla baş etmeyi içermektedir.
Çocukluğumuzdan beri geliştirdiğimiz, hepimizin kullandığı birtakım baş etme yöntemleri bulunmaktadır. Sigara içmek, alkol tüketmek, kaçınmak, inkae etmek gibi anlık olarak etkili gelen çözümler olsa da uzun dönemde bu çözümlerin birçok yönden kişiye zarar verdiği bilinmektedir. Bu başa çıkma yöntemleri dışında ise hem anlık olarak etkili hem de uzun vadede daha olumlu sonuçlar doğuracak çözümler geliştirilebilir.. Yürüyüş veya egzersiz yapmak, yoga veya nefes egzersizleri aslında buna örnek olarak verilebilecek stres yönetiminde kullanılabilecek yöntemlerdir. Nefes-Beden-Zihin Pratikleri bilimsel araştırmalarla da stres yönetimindeki etkinliğini kanıtlamış pratikleri içerir.
Stresin yoğun yaşandığı anlarda doğru nefes alıp vermenin bize etkin ve anlık çözümler sunabileceği gibi, uzun dönemde hem de etkin bir çözüm olabilir. Stres ve kaygı dışında da depresyon, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, travma sonrası stres bozukluklarına da olumlu etkilerde bulunabileceği kanıtlanmıştır.
Sonuç olarak, stres hayatımızın bir parçasını oluşturmaktadır ve stresin etkileri bir tek sağlıksız olan sonuçlarla kısıtlanamaz. Önemli olan kişinin stres ile baş edebilmek adına kendisine uygun bir yöntem geliştirmesidir. Bu şekilde verimimizi, hayat kalitemizi arttırabilir ve daha sağlıklı bir hayatın önünü açabiliriz!
Referanslar
ÖZEL, Y., & BAY KARABULUT, A. (2018). Günlük Yaşam ve Stres Yönetimi. Türkiye Sağlık Bilimleri Ve Araştırmaları Dergisi, 1(1), 48-56.